Hikâyelerimizle fark yaratıyoruz

Hikâyelerimizle fark yaratıyoruz

Hikâye anlatımı, hikâye anlatıcılığı özellikle son yıllarda gündemde olan bir konu. Markaların, firmaların, STK’ların etkili mesajlar vermesinde son derece önemli bir fonksiyonu olan hikâyeler, iletişimcilerin de işlerini yaparken kullanacağı en önemli enstrümanlardan biri aslında. İster iletişim kurmak, ister temsil ettiğiniz kurumu ve markayı anlatmak için olsun, mutlaka insanları harekete geçirmek için etkileyici bir hikâye anlatmanız gerekiyor. Temsil ettiğiniz kurumu hitap ettiğiniz kitleye hikâyelerle anlatmak, etkili mesajlar vermek ve fark yaratmak için de son derece önemli. Çünkü hikâyeniz yoksa sizi kimse dinlemez. Dinlemezlerse vermek istediğiniz mesajı anlamazlar. Anlamazlarsa da iletişim hedeflerinize ulaşmanız imkânsız olur.
İnsanları belli değerler etrafında toplayan, ağızdan ağıza, kulaktan kulağa aktarılan hikâyesi olan kurumlar uzun yıllar varlıklarını sürdürür, insanların gönüllerindeki yerini korurlar. Her marka, firma hatta STK’lar insana bir vaatte bulunur. Bu vaatle birlikte karşısındakine bir hayal kurdurur. Bu hayal aslında o firmanın kendi iç dinamikleri ve değerleri ile oluşturduğu kendi hikâyesidir. İnsanlar bu hikâyeyi alıp kişiselleştirdiğinde, büyük resimle bağlantı kurup anlamlandırdığında artık o kurumu daha yakından tanıyabilir. Kurumlar da bu güçten yola çıkarak varlıklarını daha kalıcı ve etkili bir şekle büründürebilirler.
İçinde yaşadığımız dünyayı duyularımız aracılığı ile anlar, kendi içimizde anlamlandırırız. Duyular dünyayı anlama aracıdır. Bu nedenle her anlatmak istediğimiz şey için merkeze insanı koyup, anlatmak istediğimiz konuyu hikâyeleştirebilirsek mesajlarımızı daha net ve kalıcı bir şekilde ulaştırabiliriz. Bir konu hikâyeler aracılığı ile anlatıldığında görüntüler, sesler, kokular ve tatlar daha net hissedilir ve tüm duyular iç dünyamızda sembolleştirilir. Vermek istediğimiz mesajı bir kahraman ve etrafındaki olaylarla birlikte aktardığımızda sosyal bir çerçeve içine oturtmuş oluyoruz. Bu da öğrenme ve algılamayı hızlandırıyor ve kalıcı kılıyor.
İşte bu nedenle olsa gerek, artık birçok kurum bu konuya dikkat çekmek üzere birtakım organizasyonlar gerçekleştiriyor. Bu çerçevede geçtiğimiz yıllarda TÜSİAD, Global Compact Türkiye ve Özyeğin Üniversitesi iş birliğinde gerçekleştirilen SÜR 2017 Konferansı, sürdürülebilirlik alanında ilham veren iş, spor ve sanat dünyası temsilcilerinin hikâyelerini katılımcılarla buluşturduğu en önemli organizasyonlardan biriydi. Uzun yıllardan bu yana iletişim çalışmalarını yürüttüğüm Yeşim Grup da bu konferansta sürdürülebilirlik hikâyesini anlatmak üzere seçilen beş firmadan biri olmuştu. Organizasyonda toplumsal cinsiyet eşitliği kategorisinde 2013 yılından bu yana Uludağ Soroptimist Kulübü iş birliğiyle “Kadın değişirse, toplum değişir” sloganı eşliğinde yürüttüğümüz “Kelebeğin Dünyası” projesi ile yer almıştık. Projeden faydalanan kadınlardan biri olan Yeşim Kesim Operatörü Emine Yazbahar ve projenin yürütücülerinden biri olan Meral Aydın Yıldırım “1+1 2’den Büyüktür” başlığı ile Yeşim’i temsilen bir konuşma yaptı.
Proje sürecinde yaşadıklarını ve duygularını kendi hayatları içindeki örneklerle birleştirerek anlatan bu iki arkadaşımızın konuşmaları tamamlandığında salondaki seyircilerin büyük bölümü duygu yoğunluğuyla gözleri yaşlı bir şekilde arkadaşlarımızı alkışlamışlardı. Eğer hikâyeniz içinde bulunduğunuz kültürü iyi özümsemiş, o kültür kodlarına göre düzenlenmiş, içinde bulunduğu hedef kitlenin anlamlandıracağı sembolik ögelere sahip ise karşısındaki kişilere dokunuyor ve daha kalıcı bir etki yaratıyor. Hele bir de hikâyeyi anlatan kişiler bunu yaparken kendi gönüllerini ve içtenliklerini ortaya koymuşlar ise bu kişilerin dinleyicisini etkilememesi mümkün değil.
Uzun yıllardan bu yana “Önce İnsan” sloganı ile aktardığımız onlarca hikâyeden biri olan “1+1 2’den Büyüktür” başlıklı hikâyemizi sizler de buradan izleyebilirsiniz.


Sözün özü; hikâyeler insanları belli değerler etrafında toplar ve birbirine bağlar. Bu yüzden biz iletişimcilerin, iletişim hedeflerimize varmak için hem hikâyeleri ortaya çıkarmamız, hem de onların doğru kişiler tarafından anlatılmasını sağlamamız gerekiyor.

Dilek CESUR
Yeşim Grup Kurumsal İletişim Direktörü